Ahmet Ratıp Paşa

Is your surname Paşa?

Connect to 369 Paşa profiles on Geni

Share your family tree and photos with the people you know and love

  • Build your family tree online
  • Share photos and videos
  • Smart Matching™ technology
  • Free!

Ahmet Ratıp Paşa

Birthdate:
Death: circa 1913
Immediate Family:

Son of Kaptan - ı Derya Topçubaşızade Mahmud Paşa and Çerkez .... Hanım
Husband of Ayşe Sıdıka Hanım
Father of Hatice Adile; Ahmet Salih; Mehmet Hurşit Nogay; Osman Nuri Nogay; Melek and 2 others

Managed by: Private User
Last Updated:

About Ahmet Ratıp Paşa

Aynı dergiden öğrendiğimize göre, konağın sahibi Ahmet Ratip Paşa, Kaptan - ı Derya Topçubaşı - zade Mahmud Paşanın oğlu. Tanzimatın ilk yıllarında modern eğitim görerek yetişmiş. Mekteb - i Bahriye'den deniz subayı olarak çıkmış ve Osmanlı donanmasında görev almış. Genç ve aydın bir subaymış.

Padişah II. Abdülhamid'in güvenini kazanmış, Bahriye Mirlivası (Deniz Amirali) rütbesiyle Bahriye Nazırlığına atanmış. 1889'da Bahriye Ferik'i (Oramiral) rütbesinde iken, Mahmut Celalettin Paşa başkanlığında Girit'e gönderilmiş. 1892'de Padişah tarafından Bahriye Müşiri (Deniz Mareşali) rütbesi verilerek onurlandırılmış.

Böyle tatlı tatlı okurken, insan gerisi de tatlı tatlı gelecek diye seviniyor. Nedense öyle olmuyor. Bir "nedeni" muhakkak oluyor. Örneğin, Sultan II. Abdülhamid'in Osmanlı Donanması'na beslediği olumsuz duyguların etkisiyle Ahmet Ratip Paşa, Hicaz Valiliği'ne ve Komutanlığı'na atanarak İstanbul'dan uzaklaştırılıyor.

Hicaz Demiryolu Projesi'nin gündeme gelmesi ile Hicaz Şimendifer Hattı İanesi Fonu'nun oluşturulmasında sorumluluk alan Ahmet Ratip Paşa aynı zamanda, merkezi İstanbul'da bulunan Teftiş - i Askeri Komisyon - u Alisi'nin de üyeliğini yapıyor.

Başkanlığını Padişahın yaptığı Teftiş - i Hicaz Demiryolu'nun yapımında üstlendiği görev, kendisinin Sultan II. Abdülhamid'e yakın ve çoğu suistimallere bulaşmış öteki paşalarla birlikte değerlendirilmesine neden oluyor. Rütbesi kaldırılıp tüm görevlerinden uzaklaştırılarak Akdeniz adalarına sürgüne gönderiliyor.

Bu nedenle Çamlıca'da mimar Kemalettin Bey'e yaptırdığı ve içini donattığı, adıyla anılan konakta bir gün bile oturamıyor.

Yargılama sonucu aklandıysa da duyduğu güvensizlik ve kırgınlık yüzünden yurda dönmeyerek 1909 yılında Fransa'ya gidiyor ve 1913 yılında Paris'te ölüyor.

Ne acı değil mi?

Konağı yaptırırken kimbilir ne hayaller kurmuştu.