Is your surname Taylan?

Connect to 73 Taylan profiles on Geni

Share your family tree and photos with the people you know and love

  • Build your family tree online
  • Share photos and videos
  • Smart Matching™ technology
  • Free!

Cem Taylan

Birthdate:
Birthplace: İzmir, Turkey
Death: 2001 (54-55)
New York, United States
Immediate Family:

Husband of Private User
Father of Private User and Private

Managed by: Private User
Last Updated:
view all

Immediate Family

    • Private User
      spouse
    • Private User
      child
    • Private
      child

About Cem Taylan

1946'da İzmir'de doğan Taylan, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. 1974'te İngiltere Reading Üniversitesi'nde "Primitivism in Its Aesthetic and Cultural Context in Hulme, Epstein, Gaudier-Bizeska, and Lawrence" konulu teziyle yüksek lisansını tamamladı ve 1978'de İngiltere'de Keele Üniversitesi'nden "D.H. Lawrence's Responses to Visual Arts and Theories of Art and Their Effect on His Earlier Fiction" başlıklı teziyle doktora derecesini aldı.

Taylan, Boğaziçi Üniversitesi'nde çeviri, şiir ve sinema dersleri veriyordu.

 ALTYAZI Dergisinden

BİR SİNEMA TUTKUNU ARAMIZDAN AYRILDI: " CEM TAYLAN "

Hocamızı kaybettik. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörlerinden Cem Taylan yaz ortasında sessiz sedasız ayrıldı aramızdan.

En son karşılaşmamızda uzun süre İstanbul'da olmayacağını ve ancak Eylül'de yeniden görüşeceğimizi söylemişti. Şimdi Eylül ve ben onun ardından böyle bir yazı yazmak durumundayım. Elde var hüzün, tarifsiz bir hüzün.

Onu kaybettiğimize ne haber ilk geldiğinde inanabildim ne de cenazesindeyken. Cenaze arabasına mürekkepli kalemle yazılan ve sonra da silinen adından başka iz yoktu ayrıldığına dair aramızdan.

Bana hala rastlayacağım gibi geliyor ona... Beşiktaş'ta, Taksim'de, kampüste. Omzunda kocaman ve ağır kara çantası koştura koştura bir yerlere yetişirken. Zaten onu andığımızda hep böyle bir görüntü gelecek gözümüzün önüne.

Sürekli bir yerden diğerine koşturan, hep bir yerlere yetişen hocamız Cem Taylan. Kocaman kahkahaları çınlayacak kulaklarımızda. Böyle anlarda sık sık tekrarladığı ve onu Cem Hoca yapan kimi özel deyişleri gelecek aklımıza. Geride bıraktığı hüzün büyük. Çok zamansız kaybettik onu.

İkinci sınıftayken ondan aldığım sinema dersi sinemayla ilk ciddi münasebetim oldu benim. Afrika sinemasının örnekleriyle, Osman Sembene ile ilk karşılaşmam bu derste oldu. Türk sinemasının oryantalist etkilenmeler içeren örneklerine getirdiği ince eleştiriyi hatırlıyorum bu dersten. Bir filmi izlerken onun içinde kaybolmanın yanı sıra eleştirel bir bakışı da korumak gerektiğini bu derste öğrendim ben. Eleştirel bir bakış için belli bir düzeyde yabancılaşmanın şart olduğunu. Sinemanın toplumsal bir ödevi de olabileceği fikrini. Dersten onun sevecen ama yine de eleştirel yaklaşımını hatırlıyorum Türk sinemasına karşı . Daha iyi örnekler üretilsin istiyordu ve iyi olduğunu düşündüğü örnekleri alabildiğine sahipleniyordu. Tartışılıp çoğaltılsın istiyordu sinemanın verdiği keyif. Sınıfta yaptığı da buydu zaten. Herkesin kendi yorumunu açıklayıp yeni bakış açıları getirmesini sağlamak izlenen filmlere dair. Böylece aktarıyordu öğrencilerine sinema sevgisini ve bir filmi izlerken korunması gereken eleştirel mesafe fikrini. Sinema gerçek bir tutkuydu Cem Hoca için. Kendisi de söylemişti bir gün, akademik olarak ilk göz ağrısı olan edebiyatın bile önüne geçmişti sinema son dönemde. Derslere getirdiği örneklerden de bildiğimiz çok geniş bir film arşivi vardı evinde. Bin bir emekle topladığı, geliştirdiği ve çok sevdiği film arşivi. Zor erişilebilecek Afrika sineması, Güney Amerika sineması örneklerinin peşine düşer hep ve erişince bu filmlere çocuk gibi sevinip mutlu olurdu Cem Hoca. Böylesine tutkundu sinemaya.

Sonra üçüncü sınıfta aldığım çeviri dersiyle bir başka ilgisiyle karşılaştım Cem Hoca'nın ve çeviriye olan saygım bir kat daha arttı bu dersle. Çevirinin ne büyük bir emek ve özen gerektirdiğini ondan öğrendim ben. Asla bitmediğini. Yıllar önce çevirdiği D. H. Lawrence'in ünlü romanı 'Oğullar ve Sevgililer'in ikinci basımından önce hala rahatsızlık duyduğu bir sözcüğün yerine alternatifler düşünüyor ve bir öğrencisinin bu konudaki fikrini sorabiliyordu Cem Hoca. Böylesi bir açık yüreklilik ve tevazu vardı Cem Hoca'da. Ve ciddiyet yaptığı işe karşı.

Son sınıfta aldığım Modern İngiliz Şiiri dersinde sevdim Auden'ı ve Yeats'i ben. Şiire tüm bakışımı değiştirdiğini sonradan fark ettim bu dersin. Şiirde içeriğin yanı sıra forma da aynı dikkatle yaklaşmak gerektiğini ilk bu derste gördüm. Ezra Pound'un imgeci bir şiirini incelerken sınıfta, 'superposition' tekniğini anlatmak için, Eisenstein'ın 'Potemkin Zırhlısı'ndaki ünlü merdiven sahnesini örnek vermişti Cem Hoca. İlgi alanlarını böylesine ilişkilendirebilen biriydi ve çok geniş bir bilgi dağarcığı vardı. İlgilendiği konuya çok büyük bir ciddiyet ve özenle yaklaşırdı ve aynı yaklaşımı öğrencilerinden de beklerdi, bu yüzden biraz zor bir öğretmendi zaten.

Öğrencileri bilirler; hiç fark ettirmeden öğretirdi Cem Hoca. İnsanın kafasına vurmazdı bilgileri. Hiçbir zaman otoriter bir figür olarak bulunmazdı sınıfta. Tersine öğrencilerin analitik bir bakış açısı getirmesini beklerdi derslerinde. Sınıfta bir tartışma ortamı yaratır, herkesin kendi yorumunu getirmesini sağlar ve karşılıklı bir öğrenme ortamı yaratırdı. Dersler bittikten sonra görürdü insan ondan ne çok şey öğrendiğini. Arada üstüne vurgu yapmadan söylediklerinin ya da söylediğini bile fark ettirmeden söylediklerinin ne denli önemli olduğunun farkına sonradan varırdı insan. Zaman zaman sorardı sınıfta 'öğretebiliyor muyum, bilmiyorum' diye. Oysa çok iyi bir öğretmendi ve ölmeden bunu ona söyleyebilmiş olmak beni mutlandırıyor.

Ardında bıraktığı hüzün tarifsiz. Eksikliğini hep duyacağız, ama hatırası hep bizimle olacak.

view all

Cem Taylan's Timeline

1946
1946
İzmir, Turkey
2001
2001
Age 55
New York, United States